Şu üç yöntemle BİLİNÇALTININ GÜCÜNÜ açığa çıkarın
Fiziksel dünyada gördüğümüz her şey varoluş yolculuğuna önce görünmez bir alanda belirerek başlar. Ağacın meyve verebilmesi için yerin altındaki köklerin sürekli çalışması ve ağacı beslemesi gerekir. Zihnimiz de aynı bu prensiplerle çalışır. Bilinçaltı zihin ağacın kökleri gibidir. Fiziksel gerçeklikte oluşan ve hayatımızda yer eden her şey onun topladığı izlenimlerle oluşmaya başlar. Herhangi bir şeyin hayatımızda belirmesi için zihni o şeyin ortaya çıkmasına imkan verecek düşünce ve duygu besiniyle beslemek gerekir. Zihin belli bir düşünce ve duyguyla sürekli beslendiğinde oluşan çekim gücü kritik bir kütleye ulaşır ve çekim yasasının çalışmasını mümkün kılar.
Buradaki önemli nokta düşüncenin ne aşamada herhangi bir düşünce olmaktan çıkıp kendine bir çekim alanı yaratmaya başladığını fark etmektir. Zihinden gün içinde binlerce düşünce geçebilir. Hatta bu düşünceler birbirine taban tabana zıt olabilirler. Düşünsel alemde aynı anda yan yana bulunabilen zıt veya uyumsuz düşünceler, fiziksel planda aynı anda gerçekleşemez. Bu tıpkı bir yemek kitabında musakkayla baklava tarifinin bitişik sayfalarda durması ama baklavalı musakka diye bir yemeğin olmaması gibidir. Bir düşüncenin, onunla çelişen bir başka düşünceyle aynı fizik planda belirmesi son derece güçtür. Örneğin yoğun bir şekilde yoksunluk duygusu yaşayan biri çok para kazanmayı istese de daha fazla yoksunluk hissini kendine çekecek veya kaza yapma korkusuyla ekstra dikkatli araç kullanan kişi normal bir sürücüye göre kazalara daha meyilli olacaktır.
Dolayısıyla düşünce, yaratım gücünü tetikleyebilmek için kendine ters bir başka nitelikle çelişmemelidir. Kendi içinde tutarlı olmak çekim yasasının anahtarlarından biridir.
İstediğiniz şeyleri hayatınıza etkin bir biçimde çekebilmek için şu tavsiyeleri uygulayabilirsiniz.
1- Arzunuzu yakından tanıyın
Arzunun gerçekleşebilir hale dönüşmesi için onu detaylı bir biçimde tanımlamalıyız. Önünüze bir kağıt alın ve bu arzu hakkında mümkün olduğunca çok şeyi yazmaya çalışın. Yazmanın çok önemli iki işlevi bulunmaktadır. Öncelikle yazma eylemi bilinçaltına bu arzunun özel olduğu mesajını verir. Tüm arzular içinde bunu seçip yazmanız onu dikkat odağına getirecek ve sabitleyecektir. İkinci olarak, yazdıkça arzunuz hakkında yeni şeyler keşfedebilirsiniz. Bu şeyi neden arzuladığınız ve arzunuzun ardında yatan daha ince nedenler siz yazdıkça açığa çıkacaktır. Bu süreçte arzunuz hakkında açığa çıkan her şeye hazır olun. Eğer önceden bahsettiğimiz, arzunun gerçekleşmesine ket vuracak bir başka enerji hissederseniz bunu yazmaktan çekinmeyin. Yazarken kendinize sansür uygulamamanız büyük önem taşımaktadır. Üç gün boyunca her gün on dakikanızı seçtiğiniz tek bir arzuyu yazmaya ayırın. Kağıdı mümkün olduğunca doldurun. Bir noktadan sonra aklınıza yazacak bir şey gelmese bile elinizde kalemle yazmaya değer bir şeyin gelmesini bekleyerek durun. Üçüncü günün sonunda yazdıklarını okuyun. Bu sürecin sonunda arzu zihninizde daha belirgin olacak, bu sırada onu daha yakından tanımış olacaksınız. Yakından tanıdığınız her şey tanımadıklarınıza oranla çok daha kolay ulaşılabilir olur.
- Kendinizi ilhama açık tutun
İlham bilinçaltı enerjilerin bizimle temas kurma şeklidir. Bir günlük tutmak ilhamla gelen düşünceleri yakalamak açısından faydalıdır. Sadece ilham geldiğinde onu tanıyacağına niyet etmek de bu duygunun daha fazla gelmesini sağlayacaktır.
İlhama açık olmak meditatif bir haldir. Yoğun zihinsel aktivitenin olmadığı, bedenin ve zihnin rahatlamış olduğu anlarda ilham kapınızı çalabilir. Arzuları gerçeğe dönüştürme konusunda ilhamın büyük önemi vardır.
Çünkü ilhama açık olmak bizi sürekli aynı şeyleri düşünüyor olmanın kısır döngüsünden kurtarır. Bu tür bir açıklık geliştirmemiş kişi hayatına yeni bir şeylerin girmesini istese de onu geçmişin düşünce kalıplarıyla yapmaya çalıştığı için kendini çözümsüz hissedebilir. Aklınıza bir soru geldiğinde otomatik olarak geçmiş verileri kullanarak bunu yanıtlama alışkanlığınız varsa elde edeceğiniz tek şey yine eski düşünceler olacaktır. İlhama açık olmak sorunun yanıtını bir çırpıda vermek yerine soruyla bir müddet kalmayı gerektirir. İlham zihinsel gevezelikten vazgeçtiğimiz anda, kendimizi sakin ve alıcı bir halde tuttuğumuz anlarda gelir. Çözümsüz kaldığımızı hissettiğimiz bir meselede yanıt aniden, çoğunlukla hiç beklemediğimiz bir anda beliriverir. Bu yanıt bilinçli zihnin verebileceğinden çok daha faydalıdır.
Her gece uykuya dalmadan önce ilhama açık olmaya niyet ederek yatmak onu hayatınıza davet edecektir. Gece uyumadan önce içinizden şöyle deyin. ” Görmediğim olasılıkların hayatıma girmesine niyet ediyorum. Kendimi ilhama açıyorum.”
- Bir sonraki adıma odaklanın
Uzun vadeli arzular çoğu zaman hayatımıza bir anda girmez. İsteklerimiz ancak belli aşamalardan geçtiğinde olgunlaşır ve meyvelerini verir. Aradaki adımları önemsemeden sonuca odaklanmak arzunun hayata geçmesine sekte vurabilir. Bu nedenle arzunuza ulaşma yolunda bir sonraki aşamayı öğrenmek için bilinçaltının bilgeliğine başvurabilirsiniz. Yine gece yattığınızda uykuya dalmadan önce içinizden şöyle sorun. “Bu şeyin gerçekleşmesi için bir sonraki adımım ne olmalı?” veya ” Bu şeyi en hızlı ve kolay yolla nasıl elde ederim?”
Bunu yaptıktan sonra bir müddet arzunuzun gerçekleştiğinde nasıl hissettireceği hissine odaklanın ve bu hissi canlı tutarak uykuya dalın.
Bunu yapmayı alışkanlık haline getirdiğinizde bilinçli zihinle göremediğimiz bir çok fırsat size görünmeye başlayacaktır. Gün içinde bilinçaltından gelen mesajları fark etmek ve yönünüzü belirlemek gitgide daha kolay hale gelecektir.
Bizler bilincin farklı halleriyle temas kurmayı öğrendikçe bilinçaltının bilgeliği ile bilinçüstünün karar alma mekanizmasını biraraya getirebiliriz. Bu şekilde hayatını istediği yönde yaşayabilen güçlü ve bilge varlıklara dönüşebiliriz.
Yazan: Cem Çiloğlu