Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Ruhsal farkındalık 

Pşişik yetenekleri uyandırmak için ne yapmalı?



Psişik algılama veya duyu dışı algılama kısaca beş duyu ile algılayamayacağımız boyutları algılayabilme becerisidir. Aslına bakılırsa bu beceri hepimizde doğuştan bulunmaktadır. Bu nedenle pşisik güçleri canlandırmaktan kasıt yeni bir beceriyi sil baştan öğrenmekten ziyade kullanmadığımız için körelmiş becerileri yeniden hatırlamaktır. Pşisik becerilerin kişide ortaya çıkmamış olmasının iki ana nedeni vardır.

1. Baskın düşünce biçimininde pşisik yeteneklerin kabul görmemesi

Pşisik beceriler herkeste bulunmasına rağmen bazı kişilerde daha görünür vaziyettedir. Duyu dışı algılamanın teşvik edilmediği ortamlarda yetişen kişilerde ise bu tip beceriler daha az görülür. Eğer kişinin yetişme ortamında duyu dışı algılama yok sayılmış, hurafe olarak görülmüş veya onlar hakkında korku dolu düşünceler geliştirilmiş ise kişi bu becerilere ilişmeden ömrünü geçirebilir. Hem materyalizm hem de aşırı dindarlık, her ikisi de insanın kendi içsel bilgeliğine sırt çevirmesine neden olabilir. Bu durumda hayatımızı yöneten baskın düşünce biçiminin koyduğu kurallarla düşündüğümüz için daha nazik olan iç sesi duymazdan gelmeye alışırız.

2. Psişik yetenekleri fark etmemeye alışmak

Bilinçaltımız dışardan gelen uyaranların %90’ına yakınını bloke eder. Aslına bakılırsa bilinçaltının bu şekilde çalışması son derece faydalıdır. Böylece ilgilenmediğimiz şeyler algı alanımız dışında kalırken dikkat vermeyi seçtiğimiz şeylerin detaylarını fark edebiliriz. Algılama becerimiz kısıtlı olduğundan bilinçaltı bu şekilde bir algı ekonomisi oluşturur ve algıyı yönlendirirken işimize yarayan veya daha önceden aşina olduğumuz konuları seçmeye özen gösterir. Örneğin gürültülü bir ortamda bile kendi mesleğimizle ilgili bir diyaloğu seçip kulak kabartabiliriz veya almak istediğimiz arabayı etrafta daha sık görmeye başlayabiliriz. Aynı şekilde daha önceden deneyimimizin olmadığı şeyler ise dikkat alanının dışında bırakılır. Bu durum psişik yetenekler için de geçerlidir. Duyu dışı algılama becerisini geliştirmek için yapmamız gereken pşişik yetenekleri bilinçaltının gözardı etmeyi seçtiği o %90’lık alandan çekip çıkarmaktır.

Otomatik olarak gözardı edilen şeyleri yeniden dikkat odağına getirmek ancak bilinçli bir çabayla mümkün olur. Düzenli pratikle atıl kalan bu becerileri yeniden gün yüzüne çıkarabiliriz. İnsan bilinci tahminlerimizin de ötesinde işler başarabilir. Sezgisel yanımızı geliştirmek bize yepyeni kapılar açacak ve hayatımıza istediğimiz şekilde yön vermemizi sağlayacaktır.

Duyu dışı algıları geliştirmek çalışma prensibi açısından bedenle yapılan egzersizlere benzer. Her egzersizde yaptığımız gibi bu sefer “sezgisel kaslarımızı” kullanarak onları daha iyi hale getirebiliriz.

Sezgisel farkındalık oluşturmanın ilk koşulu zihnin arka planında süre gelen konuşmayı sessizleştirmeyi öğrenmektir. Bu amaçsız konuşma ve yorumlarla yüklü gürültü bulutu biz fark etmesek de yaşamsal enerjimizi tüketir. Bu noktada bilincimizi çok fazla uygulama yüklenmiş bir cep telefonuna benzetebiliriz. Tüm bu içsel konuşma enerjimizin boşa akmasına ve “pilimizin” erken bitmesine neden olur. Temel günlük işlerini yaptıktan sonra bitap düşen bir kişi farklı algı alanlarına ait şeyleri sezmede başarılı olamayacaktır. Geveze bir zihnin yanı sıra korku, gerginlik, huzursuzluk da algımızı kirleten ruh halleridir. Bunlardan kurtularak bilinçaltı zihni yeni bir algı düzeyini fark edecek şekilde programlayabiliriz.

Bilinçaltı zihnin potansiyellerini açığa çıkarmanın ilk yolu meditasyondur. Meditasyon yaptığımızda bilinçli zihin rahatlar ve bilinçaltı ile iletişime geçmeye açık hale gelir. Bilinçli zihin hayatın nasıl akması gerektiği konusunda sürekli fikir beyan ederek tüm algımızı ona göre düzenler. Meditasyonla bilinçli zihni rahatlatınca farkındalığımızı başka olasılıkları keşfedecek şekle getiririz. Meditasyon yaptığımızda zihin rahatlar. Böylece egonun dikte ettiği düşüncelerden uzaklaşmışken kendi iç sesimizi duyabiliriz. Bu sayede farklı bir algı biçimine geçmek mümkün olur.
Farklı bir algı düzeyine geçmeye çalışmadan önce 10 dakikalık bir meditasyon çalışmasıyla zihninizi rahatlatın. Eğer meditasyona yeni başlıyorsanız zihin ilk denemelerde eski düşündüğü şeyleri bırakmakta isteksiz davranabilir. Bilinçli zihin sizi eski düşünme alışkanlıklarında tutmak ve meditasyon zamanını da bu düşüncelerle geçirmeniz konusunda ikna etmeye çalışabilir. Meditasyon yapmaya oturduğunuzda bunu kararlı bir şekilde reddedin. Unutmayın ki şu anda yeni bir algı biçimine geçmeye çalışıyorsunuz ve eski düşünceler bu geçişi yapmanıza engel olacaktır. Amaç eski düşünceleri ve gerginlikleri dışarıda bırakarak sakin bir zihin haline geçiş yapabilmeyi öğrenmektir. Zihni sakinleştirme becerisi tüm ruhsal pratiklerin temelidir. Öncelikle bu beceriyi geliştirmek için bir kaç haftanızı sadece sessizce meditasyon yapmayı öğrenerek geçirmenizi tavsiye ederiz.

Zihin sakinleştirmeyi öğrendiğinizde pşisik güçleri canlandıracak pratikleri yapmaya hazır hale gelirsiniz. Bunlardan ilki psişik algınızın gelişmesi için niyet etmektir. Her sabah uyandığınızda ilk iş olarak meditatif bir hale geçerek içinizdeki bilge kısma seslenin. İçinizdeki bilge yanla bir dost gibi konuşun. Ondan size farklı bir algı biçimine geçmeyi öğretmesini isteyin. Düzenli iletişim kurduğunuzda iç bilgeliğiniz mesajınızı alacaktır. Bu iki yönlü bir iletişimdir ve siz niyet ettikçe ve kendinizi mesajlara açtıkça aradaki bağlantı güçlenir. İlerleyen günlerde algınızın genişlediğini fark edebilirsiniz. İçsel bilgeliğin konuşma biçiminde semboller önemli bir yer tutar. Bu bilge kısım sizinle rüyalar ve tesadüfler şeklinde temas kurabilir. Gün içinde, özellikle zihinsel konuşmaya kendinizi kaptırmadığınız anlarda bu mesajları tanıyabilirsiniz.

Bir diğer alıştırma ise içsel gözün farkına varmaktır. Bunun için şöyle bir alıştırma yapabilirsiniz. Meditasyon anında kapalı göz kapaklarınızın ardındaki karanlıkta ileri doğru bakın. Normalde gözlerimizi kapadığımızda görülecek bir şey olmadığı için görme yetimizi askıya alırız. Görüş yetimizi fiziksel gözlerimizle sınırlamışızdır. Bu sınırlama nedeniyle gözleri kapatmak eyleminin kendisi bizi görme algısının son bulduğuna inandırır. Karanlığın içini görme hali ben bir şey görmüyorum algısına dönüşür. Halbuki içsel gözle görmek için gözlere ihtiyacınız yoktur. Görmeye niyet ederek kapalı gözlerle ileri doğru baktığınızda içsel görüş gücünüzle temas kurarsınız. Meditatif bir halde ileri doğru bakarken üçüncü göz çakranız aktifleşmeye başlar. Bu noktada nefesinizi dinleyerek sanki üçüncü gözünüzden nefes alıyormuş gibi hissetmeye çalışın. İlk başlarda gözünüzün önüne anlık ışık parlamaları veya renkler gelebilir. Bunlar çoğunlukla sinirsel aktivitelerdir ve gözardı edilebilir. İleri doğru bakarak meditasyonda derinleştiğinizde gözünüzün önüne bir rüyadan anlık sahneler gelmeye başlayabilir. Bunlar ilk görülen ışık parlamalarından çok farklıdır ve aynı bir rüya gibi görünür. Bu görüntüler günlük hayatın sıradan yansımaları olabileceği gibi içsel bilgelik taşıyan mesajlar da olabilir. Bu noktada gördüğünüz şeyi anlamaya niyet ederek içsel bilgeliğinizle temas kurmaya çalışabilirsiniz. Pratik yaptıkça içsel gözü aktif hale getirmek daha da kolaylaşacaktır.

Bir diğer yöntem de zener kartlarıyla çalışmaktır. Zener kartları üzerinde 5 adet basit sembolün olduğu kartlardır. Bu semboller çember, kare, dalgalar, yıldız ve artı işaretidir. Kartları satın alabileceğiniz gibi sembolleri kalınca bir kartona çizip keserek kendiniz de yapabilisiniz. Kartlarla çalışmak için bir kişiye daha ihtiyaç vardır.
Bir arkadaşınızla karşılıklı oturun. Kartlardan birini seçin. Arkadaşınıza göstermeyin. Diyelim ki çemberi seçtiniz. Gözlerinizi kapatın. Meditatif bir sakinlik haline girin ve zihninizde çemberi canlandırın. Kapalı gözlerinizin ardındaki karanlıkta çemberi görmeye çalışın. Çemberin zihninizde netleşmesi için kendinize biraz süre tanıyın. Ardından imgenin sizin kafanızdan çıkıp onunkine gittiğini hayal edin. Bu sırada diğer kişi de sakin ve alıcı bir şekilde mesajı beklemektedir. Arkadaşınız mesajı aldığını hissettiğinde onu size söyler. Bİr kaç denemeden sonra rolleri değiştirin.

Zener kartları telepati yeteneğini test etmek ve geliştirmek için harika bir egzersizdir. Kartlarla deneme yaptıkça yeteneğiniz hakkında bir çok şey keşfedeceksiniz. Örneğin sembolü gözünüzde canlandıramadıysanız yeniden içsel sakinlik haline geçmeniz gerektiğini anlarsınız. Bu noktada zener kartları iç gözü geliştirmek için size yardımcı olur. Ayrıca alıcı konumdayken zihninize gelen görüntünün arkadaşınızdan mı geldiğini yoksa sizin mi düşündüğünüzü ayırt etmek de algıyı test etmenizi sağlayacaktır.

Psişik yetiler istenirse kolayca hayatın bir parçası olabilirler. Bir kaç günlük bir denemeyle bile çok şaşırtıcı sonuçlara ulaşabilirsiniz. Basit, hatta eğlenceli bir aktivite görünen bu egzersizler size zaman içinde başka bir dünyanın kapılarını açacaktır.

Yazan: Cem Çiloğlu



İlginizi Çekecek İçerikler

Yorum Yaz