PARA ENERJİSİNİ Kendine ŞİMDİ ÇEK!
Çekim yasasıyla parayı kendimize çekmek istiyorsak bunu ancak şimdiki zaman içinde yapabiliriz. Gelecek ve geçmiş sadece hatırlanan ve umut edilen zihinsel yapılardır. Gerçek ruhsal enerji ile temas kurmak her zaman şimdiki zamanda, şu anın içinde gerçekleşir.
Eğer amacımız geçmişimizdeki zorluklardan kurtulmak için paraya sahip olmaksa bu fikrin en temelinde geçmiş korkular yatmaktadır.
Geçmişle barışmanın yolu şimdiki zamanda kalmayı öğrenmekten geçer. Şimdiyi yaşamak ile beklentili biçimde paraya sahip olmayı arzu etmek arasında enerjisel anlamda çok büyük fark vardır. İlkinde zihnin arka planında sürekli bir eksiklik duygusu vardır. Geçmişe bağlı zihin, çekim yasasını öğrendiğinde ilk denemelerine çoğunlukla geçmişten gelen eksiklik duygusu eşlik eder. Kişi bu durumda yasayı bilmek ve niyet etmekle onun kendini parasız durumdan kurtarmasını arzu eder. Bu durumda bir kurtarıcı beklentisi, bir kişiden veya koşullardan bir bilgiye, bir evrensel yasaya odaklanmıştır ama kurtarıcı beklentisi değişmemiştir. Bu eksiklik hisleri gitmedikçe çekim yasası sadece sözlerden ibaret olur. Bu da çekim yasasının çalışması için bize gereken titreşimsel halden çok uzaktır.
Eksiklik duygusunu aşmak için zihindeki para imgesinin ve beklentisinin hangi arzuya dayandığını araştırmak yararlı olacaktır. En temelinde para isteğimiz özgürlük, mutluluk ve güvenlik ihtiyacımızdan kaynaklanır. Paranın bunları sağlayacağına inandığımız için parayı isteriz. Parayı çok istedikçe onun asıl temsil ettiği güzellikleri unuturuz. Paranın sadece bir aracı olduğunu göz ardı ederiz. Burada parayı çekim yasası ile kendimize çekmek için atmamız gereken ilk adım bulunmaktadır. Yapmamız gereken onun bir aracı olduğunu hatırlamak ve bu hatırlamayı yeterince sürdürerek enerji yapımızı bu bilgiye uyumlamaktır. Ancak bu şekilde paranın getireceği güzelliklerle enerjisel anlamda sağlıklı bir ilişki tesis edebiliriz. Eğer geçmiş para algımız üzerinde çalışmazsak çekim yasasını para hakkındaki inancımız çerçevesinde hayata geçiririz. Bu da çekim yasasının geçmiş inançlarımızın insafına kalması anlamına gelir. Bu nedenle çekim yasası ile geçmiş anılar ve gelecek beklentisinden uzak bir ilişki kurmak çok önemlidir.
Biz aslında bir enerji havuzu içinde yaşıyoruz. Gün içinde kendimiz için oluşturduğumuz enerji yapısı ile kendimizi dünyaya temsil ediyoruz. Bir kişi ile temas kurduğumuzda ilk başta onun enerjisi ile temas kurarız. Aynı şey karşı taraf için de geçerlidir. Kendimize verdiğimiz değerden, para ile olan ilişkimize, kendimizi ne kadar sevdiğimize, kendimizin nelere layık olduğuna dair inançlarımızın toplamı diğer insanlarla ilişkimizi belirler.
Bu nedenle geçmiş ve geleceğin etkisiyle çekim yasasını kullanmaya çalışmak yerine önce kendi enerji yapımızı fark edip onun istediğimiz bereketi çekme konusunda bize ne kadar hizmet ettiğini incelememiz gerekir.
Şu basit çalışmayla enerjimizi bereket enerjisine uyumlayabiliriz.
Çalışmamız iki aşamadan oluşuyor. Öncelikle kendi enerji yapımıza aşina olarak başlayalım. Rahatça oturun ve gözlerinizi kapatın… Sakince nefes alıp verin… Bir müddet nefes alıp vererek zihninizi sakinleştirin… Hazır hissettiğinizde kendinizi bir beden, bir nesne olarak değil de bir enerji bulutu gibi düşünün… Bedeninizin biçiminde enerjiden oluşan bir bulut olduğunuzu hayal edin. Maddi olmayan bir beden olduğunuz düşüncesini aklınızda bir müddet tutun. Enerjiden oluşan bir bulut olarak dururken bu enerjinin içinde nelerin olduğunu hissetmeye çalışın. Kendinizi ne renkte hayal ediyorsunuz? Şekliniz nasıl? Bulutun şekli bedeniniz büyüklüğünde mi yoksa daha büyük veya daha küçük mü? Kendinize bir enerji varlığı olarak nasıl bir varoluş biçimi yakıştırıyorsunuz? Eğer bir şey göremiyorsanız bu hiç sorun değildir. Dikkatinizi çok zorlamadan, hafifçe kendi varlığınız üzerinde tutun. Şimdi bir müddet enerji varlığı olarak kendimizi seyredelim.
Şimdi etrafınızdaki odanın da enerjiye dönüştüğünü hissedin. Üzerinde oturduğunuz koltuk, etraftaki eşyalar, her biri maddi özelliğini kaybedip iç enerjilerini yansıtmaya başlıyorlar. Aynı Matrix filminde Neo’nun dünyayı bilgisayar kodları gibi görmesi gibi siz de maddi varoluşun ardındaki enerjiyi hissedin. Bu noktada, zihin gözünüzde gerçekten böyle bir görüntü görmeniz gerekmiyor. Sadece bedeninizin ve etrafın enerjiye döndüğünü düşünerek ve her şeyin temelinde enerji olduğunu bilerek durun. (20 saniye)
Şimdi çalışmanın ikinci aşamasına geçelim. Önünüzde parayı temsil eden bir nesne görmenizi istiyorum. Bu bir çuval dolusu para, altın külçeleri veya güzel bir ev olabilir. Seçtiğiniz nesne tam önünüzde duruyor. Onu bir müddet maddi haliyle inceleyin. Sonra onun da diğer nesneler gibi çözüldüğünü ve enerjiye dönüştüğünü hayal edin. Para sembolünüz her ne ise o yavaşça çözülüyor ve kendi iç ışığıyla parlamaya başlıyor. O enerjiye dönüşürken onun temsil ettiği özgürlük, mutluluk ve güven hislerini algılayabilirsiniz. Şimdi enerjiye dönüşmüş paranın nasıl göründüğünü zihin gözünüzde inceleyin. O sizde nasıl bir duygu uyandırıyor? Rengi sizin renginize benziyor mu? Enerjisel anlamda onu kendinize ne kadar yakın hissediyorsunuz? Para sembolünüz içinde bulunduğunuz ortamla, sizin yaşamınızla ne kadar uyumlu görünüyor? Şimdilik tüm bu duyguları inceleyin. Yorum yapmadan ve hislerinizi değiştirmeye çalışmadan bir müddet onu seyredin.
Şimdi bu enerji formunun size yaklaştığını hayal edin. O yaklaşıyor, yaklaşıyor ve sizin enerjinizin içinde erimeye başlıyor. Bu birleşme sırasında içinizdeki duyguları seyredin. Onun enerjisi sizin enerjinize ne kadar benziyor? Onu sevgiyle kabul edebiliyor musunuz? Onun temsil ettiği özgürlük, mutluluk ve güven hisleriyle temas kurabiliyor musunuz? Yüzeye çıkan duyguların farkında olun. Hiçbir yargıda bulunmadan bu birleşmenin tamamlanmasını seyredin. Eğer onun enerjisi sizin enerjinizden farklı ise ne yönden farklı olduğunu hissedin.
Şimdi enerjisel anlamda para sembolünüzle uyumlandığınızı hissedin. O sizin enerjinizi değiştiriyor. Artık onunla ortak bir enerji alanına sahipsiniz. Onun size vereceği tüm özgürlük, mutluluk ve güveni enerjisel anlamda kabul ediyorsunuz. Eğer farklı renklerde enerjilere sahip olduğunuzu düşündüyseniz renkleriniz aynı bir suluboyanın suda eriyip karışması gibi birleşiyor. Bu birleşmeyle birlikte içinizde enerjinin nasıl değiştiğini hissedin. Enerjiniz şu an daha farklı mı? Yoksa hala aynı mı hissediyorsunuz? Eğer kendinizde bir fark hissediyorsanız dikkatinizi bunun üzerinde tutun. Farkı yakalayabildinizse bir müddet onunla vakit geçirin. Böylece daha sonra onu hatırlamak istediğinizde kolayca bu hisse geri dönebilirsiniz.
Eğer kendinizi hala aynı hissediyorsanız para sembolünüze içinizden şu soruyu sorun. “Seni anlamam için bana sırlarını aç” İçinizden sorunuzu sorun ve sakince yanıtı bekleyin. Bu yanıt bir görüntü, bir his veya bir anı şeklinde gelebilir. Ardından onu şu soruyu sorun. 13:49“Seni kabul edebilmem için ne yapmam gerekiyor?” Bu şekilde önünüze koymuş olabileceğiniz zihinsel bir engel olup olmadığını araştırın. Normalde para sembolü ile aramızda bizim oluşturduğumuz engelden başka engel yoktur. Siz onun imgesini derinlemesine sorgulayarak bu engelleri bulabilir ve değiştirebilirsiniz.
Bu çalışma içinizdeki kök inançlar ne olursa olsun para enerjisi ile ilişkinizi başlatacaktır. Bunun önündeki tek engel kendi zihninizdir. Bunu fark ettikçe para ile olan ilişkiniz hızla düzelecektir. Paranın ardında duran ve sizin ruhsal hakkınız olan özgürlük, mutluluk ve güven hissini tanıdıkça o gitgide daha fazla hayatınıza girecek ve varlığınızın bir parçası olacaktır.
Yazan: Cem ÇİLOĞLU
Seslendiren: Didem ÇİLOĞLU