İstediklerine zaten sahipsin

Hayatınızı istediğin şekilde yönlendirebilmek belirli ve net bir döngüde ilerler. Bu döngünün nasıl işlediğini iyi anlamak gerek:

Algılarımız duygularımızı, inançlarımızı ve davranışlarımızı belirler. Davranışlarımız deneyimlerimizi ve deneyimlerimiz de hayatı algılayış düzeyimizi ve gerçekliğimizi belirler. Bu döngü hiç aksamadan işler ve bu noktalardan birini tam anlamadığımız zaman hayatımızı istediğimiz seviyeye taşımakta zorlanmaya başlarız. Bu döngünün içindeyken, gerçekliğimize bakarak, hayatın sadece bu kadar olduğuna inanmayı seçersek başka seçeneklere algımızı otomatikman kapatmış oluruz. Zor olan gerçekliğin değişebilir doğasını algılama kısmıdır. Herkesin gerçekliği bu döngüyü tam algıladığı noktada değişim geçirebilir. Bu değişim kişinin algı düzeyinin yükselmesiyle birlikte aslında arzuladığı şeylerin içeriğinin de değişmesiyle sonuçlanır.

İSTEMEK VE ARZULAMAK AMA NEYİ?

Bilincin yükselişiyle birlikte algı düzeyinde oluşan farklılaşma arzuların şekil değiştirmesine neden olur. Maddi arzular hala vardır ama gerçek tatminin bunların çok ötesinde olduğuna dair bir algı da oluşmuştur artık. Dolayısıyla ruhsal tekamül, yaşamsal ödevlerini yerine getirme ve en önemlisi insanlığa hizmet etme tutkusu oluşmaya başlar. Evrensel yasaların ve yüksek bilginin eşliğinde düşünmeye başlayan insan “çok zengin” olma arzusundan hızla uzaklaştığını görür. Parayı elde etmesinde ciddi bir rahatlık oluşur ama elde ettiği gücü daha yüksek amaçlara uzanmak için kullanmaya başlar. Bilir ki verdikçe çoğalır güzellikler; paylaşmak hayatın özüdür ve bir olduğumuz için tek bir insanın algısındaki yükseliş tüm insanlığın hayrına olur…

İSTEDİĞİN ŞEYE ZATEN SAHİPSİN NE DEMEKTİR?

İstediğin şeye zaten sahipsin cümlesinde çok önemli sırlar yatmaktadır. İlki, bir şeyi istemek zaten onun senin hayat deneyiminde olması gerektiği için oluşuyor. İstekler ego bazlı değilse hayat deneyimin için gerekli dersleri içinde barındırır. Dolayısıyla bir şeyi yürekten istiyorsan zaten o şeye sahip olma kaderindesin demektir. İkincisi, istediğin şeye ulaşmaya niyet etme ve içinde oluşan samimi arzu o kadar güçlüdür ki şu anda hayatında var olmasa bile titreşimsel olarak çoktan yaratıma girmiş haldedir. Titreşimsel düzeyde yaratıma girme ile realitede oluşma arasında belirli bir süre geçmektedir. Bu sürenin uzunluğu veya kısalığı kişinin ruhsal deneyiminin içeriğiyle alakaladır. Bir anda tezahür ettiredebilirsiniz; belirli ve uzun bir süreçten sonra da gerçekleştiğini görebilirsiniz ama her halükarda o zaten olmuştur. Eğer, enerjini olumsuz yaratımlara dönüştürecek şekilde değiştirmiyorsan, aşırı beklentiyle olumsuz düşünce kalıplarını tetiklemiyorsan, kısaca yaratım sürecine kendin engel olmuyorsan istediğin şeye zaten sahipsindir. Bunun aksi mümkün değildir.

BEKLENTİLİ OLMAK NEDEN YANLIŞ?

Aşırı beklenti olumsuz düşünce kalıplarını tetikler ve dahası kendisi olumsuz düşünce döngüsüne girmeye neden olur. Beklentinin içinde olmayacağına dair şüphe ve hayal kırıklığı vardır. Kendisi olumsuz bir enerji ve duygu durumu yaratmaktadır. Beklentinin yerine yasanın işleyişine tam bir güven gelmelidir. Bu güven hissiyle beraber böylesine muhteşem işleyen evrensel düzenin bir parçası olmaktan duyulan minnet ve coşkulu bir neşe hali oluşmalıdır. Öyle ki bu isteğine bile odaklı bir hal olmamalı normal yaşam düzeninin bir parçası ve genel ruh halinin olağan şekli olarak görülmeli ve sen ve çevrendeki herkes tarafından böyle algılanmalıdır. İsteğime ulaşana kadar mutlu olmasam da mutluymuşum gibi yapayım’dan çok öte bir haldir bu. Mış gibi yapmak değil gerçekten süreçten mutluluk duymaktır. Yaşamın işleyişinde her şeyin süreçlerle oluştuğunu fark etmek ve doğal akışında ve doğru bir zihinsel tutumla yüce birlik duygusunun içinde rahatlama ve huzur bulma halidir.

YARATIM DÖNGÜSÜNÜ NASIL BAŞLATALIM?

Yeni algı düzeyinde iki düşünce ön plana çıkmalıdır:

– Bu istediğim şey benim zaten sahip olmaya hakkım olan bir şeydir.

– İstediğim şey yaşam deneyimimin çok güzel bir parçasıdır.

Yaratım döngüsünü harekete geçiren bu algı şeklidir. Bu algı şekli senin gerçekliğinin dönüşmesinde elindeki tek anahtardır. Şimdi bu anahtarı al ve yaşamını dönüştür. Yaşam hep daha iyiye ve güzel doğru ilerlemek ister ve doğal süreç bu şekilde işler. Doğanın ve evrenin akışını fark ettiğinde bu olağanüstü sistem içinde var olmanın ayrıcalığını hissedersin. Bu aşamada olumlu duygular, düşünceler ve deneyimlerden oluşan yeni hayatını mutlulukla ve şükür duygularıyla kucaklarsın.