Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Çekim yasası 

HİÇ ÇABA GÖSTERMEDEN ÇEKİM YASASINI hayata geçirmek mümkün mü?




Çekim yasasını uygularken aklımızı kurcalayan ve bizi şüpheye düşüren şey çabamızın doğru yönde olup olmadığıdır. İstediğimiz şeyin gelmesini beklerken geçen zaman bizi kolayca şüpheye düşürebilir. Eğer istediklerimiz hemen, şimdi hayatımıza girse idi çekim yasasından en ufak bir şüphe duymazdık.

Peki böyle bir şey mümkün mü? İstediklerimiz hayatımıza şimdi, şu anda girebilir mi? Eğer istediğimiz şeyin bizde yarattığı gerilim ve ona ulaşamama kaygısından arınmış bir arzu duyabiliyorsak bu mümkündür. Önümüzdeki en büyük engel onun şu anda elimizde olmadığı bilgisi ve yoksunluğun yarattığı gerilimdir.

Bilinçaltının lisanı tamamen duygulardan oluşur. Bilinçaltı, hissettiğimiz duygunun yoğunluğuna bakarak istediğimiz şeyin önemli olup olmadığına karar verir. Arzu ettiğimiz şey her ne ise onunla ilgili oluşturduğumuz bütün duyguların kollektifi o şeyin bize gelme hızını belirler.Bilinçaltı bize her zaman istediğimizi verir. Aslına bakılırsa şu anda hayatımızda ulaştığımız iyi ya da kötü her şey, elde ettiğimiz her sonuç bu mekanizmanın hiç aksamadan çalışmasına dayanmaktadır.



İyi ya da kötü bilinçaltı tarafından anlaşılabilen kavramlar değildir. Bilinçaltının bu çalışma düzenini bilmediğimiz zaman farkına varmadan kötü olanı çekme konusunda çaba gösteriyor olabiliriz. Açıkçası, kısıtlamalarımızın hedeflerimizden daha güçlü olduğunu hatırlattığımız her an bunu yaparız. Doğru eğitimi almamış olmak, zengin bir ailede veya ülkede doğmamış olmak bu kısıtlama düşüncelerinden bazılarıdır. Kısıtlamalara odaklandıkça onların gücü artarken hedeflerimiz bizden uzaklaşır. Halbuki kısıtlama içeren içsel diyaloglar hedeflerimizin önündeki en büyük engeldir. Kısıtlama konuşması tekrar edildikçe kısıtlamayı güçlendirir ve öyle bir körlük yaratabilir ki etrafımızdaki mucizeleri görmezden gelebiliriz. Öyle ki fiziksel özürlerine rağmen spor müsabakaları kazananlar veya kötü koşullar içinden çıkıp büyük başarılara imza atanlar yokmuş gibi davranırız. Halbuki bu kişiler gerçektir ve bizden tek farkları farklı bir inanç sistemini benimsemeleridir.

Bilinçaltının istediği şeyi bir kişiye getirmemiş olmasının tek nedeni onu bilinçaltının anlayacağı dilde ifade etmemiş olmasıdır. Herhangi bir komut alan bilinçaltı doğası gereği sahnenin arkasında, gizli gizli çalışır ve sonunda bize o komuta uygun bir sonuç verir. Bu sürecin farkına varmasak da o gerçektir. Bunun en iyi örneği bir problemle uğraştığımızda başımıza gelir. Sonucu bulamayız ve dinlenmeye çekiliriz. Görünüşte problemi tamamen unutmuş gibiyizdir. Ama bir süre sonra yanıt zihnimizde belirir. Bilinçaltı aynen bir bilgisayar gibi çalışması bitirir ve sonuçları bize sunar. Eğer ona yanlış veriler verirsek bize o verilere uygun bir sonuç çıkaracaktır. Yanlış sonuçlar vermesi bilinçaltı denen bilgisayarın sorumluluğunda değildir. Yanlış sonuçlar sadece onu programlayan kişinin verdiği yanlış verilerden kaynaklanır.



O halde çekim yasasını doğru çalıştırabilmek için şöyle bir zihinsel manevra yapmamız gerekir. Biz büyük bir yetkinlik duygusuyla, o şeyin kesinlikle bize geleceğini, daha doğrusu zaten hep bizde olduğunu bildiğimiz bir anıyla temas kurarsak bu süreci hızlandırabilir miyiz?

ANAHTARI BULMAK

Şimdi vereceğimiz çalışma tamamen bu prensibe dayanmaktadır. Onu sağlık, ilişki ve başka konular için de uygulanabilirsiniz. Burada örnek olarak para konusunu seçiyoruz.

Para çalışması için kendinizi zengin hissettiğiniz bir ana dönmeniz gerekiyor. Örneğin maaşınızı aldığınız günün ertesinde bir hafta sonuna gidelim. O hafta sonundan istediğiniz yere gittiğiniz ve ne isterseniz yaptığınız bir anıyı hatırlamanızı istiyorum. Cebinizdeki paranın varlığından kesin emin olduğunuz o anda cüzdanınızı çıkarıp istediğiniz bir şeyi satın aldığınızı hatırlayın. Bu anıyı hatırlarken onunla iç içe geçmiş baskın duygunun canlanmasına izin verin. Rahatça ve zorlanmadan anıyı çağırın. Bir noktada tüm bu anı dizisi içinden sizi en çok zengin hissettiren bir hatırlatıcıya ulaşacaksınız. Bu bazen tek bir kelime, cüzdanınızın görüntüsü veya rahatça koltuğa yerleşmiş şekildeyken yumuşak bir müziği dinlemediğiniz bir anı olabilir. Sizi zengin hissettiren bilinçaltı sembolü ne ise onu bulun. Bu, sizin için zenginliğin anahtarıdır. O tek an sizin tamamen rahat, zengin, kaygısız, mutlu ve başka olumlu ne hissediyorsanız o duygularla sarmalanmış olarak sizi istediğiniz paraya ulaştıracak asıl, kök duygudur.



Bu noktada bilinçaltına son derece hafif ve kaygısız bir şekilde yaklaşın. Eğer o günü hatırlamakta güçlük çekiyorsanız daha rahat bir zamanda deneyebilirsiniz. O zenginlik anının tamamını sembolize eden tek hatırlatıcıyı bulmak çalışmanın amacıdır. Hatta anıyı hatırladıktan sonra bilinçaltına “Benim zenginlik anahtarım nedir?” diye sorabilirsiniz. Sorunuz kesinlikle yantlanır çünkü bilinçaltının çalışma düzeni budur.

Bu çalışmanın asıl güzelliği onun bir çalışma bile olmamasıdır. Tek yapmanız gereken o hatırlatıcıya bir kere ulaşmaktır. Çalışma, anahtara ulaştığınız ve onu sevgiyle kabul ettiğiniz anda son bulur. Daha doğrusu son bulan çalışmanın bilinçli yapılan kısmıdır. O artık bilinçaltına girilmiş bir komuttur. O tamamen size ait, kendi çekim gücü olan bir itici güç olarak bundan sonraki hayatınıza etki edecektir.

Yazan: Cem ÇİLOĞLU

Seslendiren: Didem ÇİLOĞLU


İlginizi Çekecek İçerikler

Yorum Yaz