Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Çekim yasası 

ÇEKİM YASASINI Hayata Hemen Geçiren ÇOK ETKİLİ ÇALIŞMALAR




Hayatımızın pozitif yönde dönüşmesinde en etkili evrensel yasalardan biri çekim yasası. Düşüncelerini ve duygularını dönüştürerek ve bu dönüşümü eylemlerine yansıtarak çekim yasasının nasıl çalıştığını hayatında birebir gözlemleyebilirsin. Düşüncelerin var oluşun gizemli bütünlüğüne açıldıkça ve sınırlı insan egosunun oyunlarından uzaklaştıkça ilk büyük sıçrama gerçekleşir. Bu ilk sıçrama bile değişimi başlatabilir ama en önemli değişim duygu kontrolüyle gelir. Yüksek titreşimli düşüncelere duygular eşlik etmezse niyetlerin hayata geçmesi mümkün olmaz. Düşünceleri senden dışarı akan enerji iplikleri gibi var sayarsak, duyguları niyetlerini kuantum alandan sana getiren çekim gücüne sahip halatlar gibi düşünebilirsin. Olumlu duygularla kendine doğru çektiğin niyetlerin bununla uyumlu eylemlerle hayata geçmeye başlar.

 

Şunu unutmamak önemlidir. Evrenin işleyişini algılamak üzere yola çıkmalısın. Egoya dönük istek veya hırsları büyüten düşüncelerin yüksek bir titreşimi yoktur. Bunlar madde dünyasına dönüktür. Bu yüzden madde dünyasının kurallarına tabi olur. Ne zaman ki niyetlerin hayata geliş ve ruhsal tekamülünle bağlantılı düşüncelerle bütünleşir işte o zaman bu düşüncelerin titreşimi yükselmiştir. Bu düşünceler madde dünyasından kuantum alanın tüm olasılıklara açık enerji dünyasına yaklaşır. O zaman kuantum alanın kuralları geçerli olur ve tüm olasılıklar senin için anında gerçek olmaya başlar. Bunu şöyle bir örnekle açıklamak isterim:

 

“Son model arabama biniyorum ve herkes bana gıptayla bakıyor.”

 

Bu niyet düşük titreşimli ve madde dünyasına aittir. Son model araba istemenin kendisinde bir sakınca yoktur ama evrensel bir yasayla ticari bir anlaşma yapmaya çalışmak çok ama çok madde dünyasına aittir. Üstelik herkes bana gıptayla baksın isteği tamamen egonun oyunlarına alet olmak demektir. Böyle bir niyet için madde dünyasına ait kurallar geçerlidir. Yani maddi hırslara ait çok iyi bildiğimiz madde dünyası buna sahip olmanın yollarını sana ona göre sunacaktır.

 




“Maddi bolluk ve bereket bana kolaylıkla gelir.

Ben bu bereketi kendim, sevdiklerim ve tüm yaşam adına hayırlar getirmesi için kabul ederim.”

 

Bu niyet ise yüksek titreşimlidir ve madde dünyasının ağır ve zorluk içeren ortak bilincinden uzaktır. Bolluk ve bereket evrenin özüdür ve sen de evrenin bir parçası olduğuna göre bundan ayrı değilsin. Madde dünyası seni ayrılık ve ikilik bilincine mahkûm etmiştir. Ben ve diğerleri, zenginlik ve yoksulluk, bolluk ve kıtlık madde dünyasının düalite yani kutupluluk gerçeğidir. Bu niyetle sen maddi dünyanın bu gerçeğinden farklı bir gerçekliği kabul ettiğini söylüyorsun. Ayrıca gelen bu maddi bereketin sana, sevdiklerine ve tüm canlılara iyilik getirmesi adına kabul edilmesi kendini tüm var oluşla bir gördüğünü onaylar. Birlik bilinci böyledir. Sana gelen iyilik veya hayır bütünün hayrıdır. Bir kişi şifa bulsa tüm insanlık adına şifa bulur. Sen maddi bolluğa kavuşunca ortak bilinçte maddi bolluk gerçekliği bütünün adına dönüşüm sağlar. İnsanlığın ortak bilincindeki yoksulluk veya kıtlık oluşumuna darbe iner. Sen maddi bolluk bilincini kendine kuantum alandan bu şekilde çekebilirsen tüm insanlık bunu yapabilir çünkü sen ortak bilince bunun mümkün olduğunu gösterirsin. Senin gibi insanlar çoğaldıkça kritik kütleye ulaşırız ve büyük sıçrama gerçekleşir. Tüm insanlığın ortak bilinci daha yüksek bir var oluşa doğru tekâmül eder.

 

Bunu netleştirdikten sonra çekim yasasını hayata geçiren bazı çok etkili çalışmalara başlayabiliriz. Bu çalışmaların etkili olmasının ortak nedeni eyleme geçmeni sağlayarak aktif bir şekilde niyet enerjisini harekete geçirmektir. Odaklanmayı ve duygularını niyetin gerçek olmuş haline yükseltmekte yardımcı oldukları için çok etkili oluyorlar. Bu çalışmaların hepsini aynı anda yapabilirsin. Farklı niyetler için değiştirerek kullanabilirsin ve belirli bir zamanı da yok. Gerçek olana kadar sürekli yapmayı tercih edebilirsin ya da bir kez tüm dikkatinle odaklanarak yapmayı tercih edebilirsin. Ayrıntılara takılmadan çalışmaları yaparken duygularının pozitif olmasına dikkat etmelisin. Ayrıca tüm yaşamında ve ilişkilerinde şikâyet, negatif eleştiri, kırıcı davranış veya konuşmalar gibi olumsuz duygulardan uzak durman gerekiyor. Tüm niyet çalışmalarını yapıp gün içinde olumsuz haller ve duygulara maruz kalmaya devam edersen etkili olmalarını beklememen gerek. Evet, şimdi hazırsan başlayalım:

 




1- BARDAK ÇALIŞMASI:

Dr. Masaru Emoto su kristalleriyle yaptığı çalışmasıyla niyetlerin gücünü bize gösteren Japon bilim insanıdır. Dr.Masaru Emoto donmuş suda oluşan kristallerin kendilerine belirli düşünceler yoğun olarak yönlendirildiğinde değişiklik gösterdiğini keşfetmiştir. Yapılan deneyler sonucunda çok temiz kaynaklardan gelen su örneklerinin ve kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanelerinin modeline benzeyen çok parlak, yoğun motifli, simetrik ve çok renkli desenler oluşturdukları görülmüştür. Buna karşılık çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden gelen su örnekleri veya negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleri ise koyu renkli, asimetrik ve tamamlanmamış motifler oluşturmuşlardır. Dr. Emoto “Su cansız bir madde değil; canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Su çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir. “demiştir. Bu çalışmamızda da suyun bu iletken etkisini kullanacağız.

 

Çalışma için ihtiyacımız olan malzemeler:

İki cam bardak, içme suyu, yapışkanlı kâğıt, kalem

 

Çalışmamız ise çok kolay ve şöyle:

  1. Yapışkanlı kâğıdın birine “şu andaki durumum” diğerine ulaşmak istediğin hayalini yaz. Örneğin “şu andaki durumum= işsizim” ulaşmak istediğim hedefim “Maddi ve manevi yönden beni tatmin eden bir işte çalışıyorum.”
  2. İki yapışkanlı kâğıdı ayrı ayrı bardaklara yapıştıralım.
  3. “Şimdiki durumum” yazan bardağı su ile dolduralım.
  4. “Şimdiki durumum” yazan su dolu bardağı “hedefim” yazan boş bardağa yavaşça dökelim.
  5. Hedefim yazan bardaktaki suyu içelim.

 

Çalışma bu kadar. İstersen mum yakarak ve dinlendirici bir müzik eşliğinde odaklanmanı sağlayabilirsin. Hatta çalışmadan önce meditasyonlarımızdan veya olumlamalarımızdan istediğin birini dinleyerek tam bir rahatlama sağlayabilirsin. Bir başka yöntemde hedefim yazan bardağı suyla doldurduktan sonra içmeden önce her iki elinle bardağı tutarken niyetini gerçekleşmiş şekilde zihninde 2-3 dakika canlandırdıktan sonra suyu içmek. Böyle daha etkili olabilir ama önemli olan niyetini ifade etmek ve odaklanabilmektir.

 




2- YASTIK ÇALIŞMASI: Uykuya geçmeden önce beyin dalgalarının yavaşladığı bir aşama vardır. Bu aşamada düşündüğün her şey bilinçaltı tarafından gerçek olarak algılanır ve kodlanır. Bir kez bu şekilde kodlandıktan sonra hayata geçmesi an meselesidir çünkü enerjisel alanda bunu zaten çoktan var etmişsindir. Bu yüzden gece yapılan çalışmalar çekim yasasını uygulamakta büyük önem taşıyor. Yastık çalışması da aslında bu gerçekten yola çıkarak yapılıyor.

 

Bu çalışmada ihtiyacın olan küçük bir parça kâğıt, kalem ve yastık.

Çalışmamız ise şöyle:

1- Bir kâğıda niyetini gerçekleşmiş bir şekilde yaz.

2- Kâğıdın arkasına gerçekleştiği için teşekkür ettiğini yaz.

3- Yatmadan önce kâğıdı yastığın altına koy.

4- Uyumadan önce kâğıda yazdığın niyetin gerçekleşmiş halini gözlerinin önünde canlandır. (2 dakika yapman yeterli)

5- Sabah uyandığında ilk olarak kâğıdı aç ve niyetini oku.

6- Gerçekleştiği için teşekkür et ve gülümseyerek güne başla.

 

Bu çalışmada tek bir kâğıda tek bir niyet yazabileceğin gibi birkaç tane de yazabilirsin ama her biri için 2 dakika göz önünde canlandırma yapman gerekiyor. Bu yüzden ben her geceye ayrı bir niyet yazılması daha rahat olur diye düşünüyorum. Tabi ki istersen aynı niyeti tekrar tekrar yazarak yastığın altına koyup yapabilirsin. Her gece niyeti yeniden yazman gerekiyor. Sabah uyandığında kâğıdı okuduktan sonra cüzdanında tüm gün yanında taşımanı da tavsiye ederim.

 

  1. 55×5 ÇALIŞMASI:

Tekrarın zihin programlamada çok etkili olduğu bilinen bir gerçek. İnançlarımız ve kökleşmiş alışkanlıklarımızın hepsi çocukluğumuzdan beri bunları tekrar tekrar düşündüğümüz için bu kadar gerçeklik kazanmış ve hayatımızın bir parçası olmuştur. Bilinçaltı tekrarlarla yeniden kodlanabilir. Bizler günlük tekrarların ve alışkanlıkların yarattığı bir gerçeklikte yaşarız. Şimdi tekrarın gücünü bu çalışmayla niyetimizi gerçekleştirmek için kullanacağız.

 

Bu çalışma için kâğıt veya küçük bir not defteri ve kalemden başka bir şeye ihtiyacın yok.

Yapman gereken niyetlerinden birini seçip onu kısa bir cümle haline olmuş şekilde yazmak. Örneğin “Maddi bolluk ve bereket bana kolaylıkla gelir” Bu niyeti 5 gün boyunca günde 55 kere yazdığında çalışmayı bu niyet için tamamlamış olursun.  Yapman gereken, her gün, yazdığın niyeti 55 kere deftere yazmak ve bunu 5 gün boyunca yapmaya devam etmek. Hepsi bu kadar…




Belki neden 5 sayısının bu kadar vurgulanarak kullanıldığını merak etmişsindir. Bunun nedeni 5 sayısının numerolojideki karşılığının büyük değişim, dönüşüm olmasıdır. Niyetinin gücünü hayatında büyük değişim ve dönüşüm oluşturmakta kullanıyorsun.

Deftere yazarken bunu görev gibi yapmamanı ve yazarken kelimelerin gücüne odaklanmanı tavsiye ederim. Yazmayı bitirdikten sonra “gerçek oldu teşekkür ederim” diyerek çalışmayı bitirebilirsin. İçinde bulunduğun ortamı mum ışığı, sana hoş gelen bir tütsü kokusu veya meditasyon müziğiyle güzelleştirirsen odaklanman daha kolay olacaktır. Bu tüm çalışmalar için geçerlidir.

 

  1. VEREREK ALMA DENGESİNİ SAĞLAMA ÇALIŞMASI:

Karşılık beklemeden verdiğin her şey sana katlanarak geri döner. Özellikle hayatında kısıtlı bir maddi durum yaşıyorsan veya genel olarak bir şeyler hep eksik veya kıt geliyorsa bu çalışmayı yapmanı tavsiye ederim. Büyük ihtimalle alma verme dengesinde bir sorun oluşturduğun için bu durumu yaşıyorsun ve bunu dengelemenin en güzel yolu karşılıksız verme çalışması yapmaktır. Şimdi ben zaten hep veriyorum ama asıl sorun aynı şekilde karşılık görememem diyorsun; adeta duyuyor gibiyim. İşte düşüncendeki sorun da burada: verirken verdiğin kişi veya kişilerden bir karşılık bekliyorsun. Her ne kadar beklemiyorum diye düşünsen de çok ciddi bir dürüstlükle bakarsan beklediğini göreceksin. Örneğin bir arkadaşını hep sen arayıp halini hatırını soruyorsun diyelim. Onun nasıl olduğunu önemsiyorsun çünkü onu seviyorsun. O ise seni aramıyor veya senin onu aradığın kadar aramıyor. Ne oluyor bu durumda? Hep ben veriyorum ama karşılığında hayal kırıklığına uğruyorum diye düşünüyorsun çünkü içten içe sen de onun tarafından aranılmayı bekliyorsun. Yani karşılıksız bir veriş değil seninki.

 




Bu çalışmada tam anlamıyla karşılık beklememe halinde olmalısın. Tam anlamıyla. Eğer en ufak bir karşılık beklersen -buna teşekkür etme gibi ufak jestler de dahil- çalışmayı yapamamışsın demektir. Bu yüzden duygusal yüklerinin yoğun olduğu insanları tercih etmemeni tavsiye ederim. Eğer olayın üzerine giderim, böylece aramızdaki karmik bağları da çözerim diyorsan bu inanılmaz büyük bir etki yaratır hayatında. Yine de küçük adımlarla başlarsan daha iyi olur.

 

Bu çalışma için sana yapabileceğin bazı şeyleri listelemek istiyorum. Bunlar kısıtlı olabilir ve burada yaratıcılığını kullanarak bambaşka şeyler de yapabilirsin. Ne de olsa yapabileceklerimizin sınırı yok.

 

Neler yapabilirsin?

– Bildiğin bir beceriyi birisine karşılıksız öğretmek; örneğin bildiğin bir yabancı dili bir kişiye öğretmek

– Kendini iyi hissetmeyen birine iyi hissedene dek destek olmak veya iyi hissetmesi için önerilerde bulunmak; kitap önerisi olabilir

– Kedi, köpek, sokak hayvanı beslemek ve onlar için barınacak evler yapmak

– Sosyal sorumluluk projelerinden birinde gönüllü olmak

– Yardım toplayan ve güvendiğin bir kuruma veya vakfa bağış yapmak

– Çevrendeki veya yakınındaki bir parktaki çöpleri temizlemek

– Bir çocuğun eğitim görmesine destek olmak

– Hasta veya yaşlı birinin günlük ihtiyaçlarında ona destek olmak

– Kendini yalnız hisseden birilerini (aile büyükleri de olabilir) arayıp sormak

– Ağaç dikmek gibi doğal hayatı iyileştiren eylemlere katılmak

 

Tüm bu çalışmaların özünde insanlığın kolektif bilincindeki negatif sapmayı değiştirme esas hedeftir. Her birimiz kendimizde olumlu değişimler ve dönüşümler oluştururken aslında bütüne hizmet ederiz. Tek bir kişinin bolluk niyetinin gerçek olması insanlığın ortak bilincindeki yokluk veya kıtlık algısını dönüştürür. Bir kişi BÜTÜNÜN kendisidir çünkü hepimiz birbirine görünmez ilahi bir güçle bağlı organizmalarız. Birimiz şifa bulduğunda hepimiz şifa buluruz. Birlik bilincinin büyüdüğü güzel bir dünyada birlikte el ele yürümek dileğimle…

Sevgi ve ışıkla…

Yazan ve Seslendiren: Didem ÇİLOĞLU

 




Kaynakça:

  1. https://moderndaymanifestations.com/manifestation-techniques-that-work/
  2. http://sufizmveinsan.com/arastirma/sukristalleri.html

İlginizi Çekecek İçerikler

Yorum Yaz