Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Ruhsal farkındalık 

BOYUT ATLAMAYA HAZIR MISIN? -HAYATINDA BUNLARIN ETKİLERİNİ GÖRÜYORSUN!-




Bu videoda amacım sana gerçeklik dediğimiz kavramın boyutlar arasında nasıl da değişikliğe uğradığını göstermek. Enerjinin nasıl işlediğini tam olarak anladığında hayatın ve tüm toplumsal sistemin nasıl işlediğini de anlamış olursun. Bu ise farkındalık demektir ve farkına varıyor olman ise üç boyutluluk uykusundan uyanman anlamına geliyor.

Her şeyden önce üç boyutlu gerçeklik nedir ve bu boyutta hayatın titreşimsel dokusu nasıl olur sorularına bakalım.

ÜÇ BOYUTLULUK NEDİR?

Şu anda insanlığın sıkı sıkı tutunduğu titreşimsel var oluş şekli üç boyutludur. Buradaki gerçeklik algısında maddi ve somut bir katılık söz konusudur. Sadece bedenden ibaret olduğunu düşünen insanlar kendilerini çevrelerindeki her şeyden ayrı ve farklı görür. Üç boyutluluk algının ben ve diğerleri diye ayrılmasıdır. Dış dünya ve etrafında gördüğün her şey senden ayrı görünür. Titreşimsel boyutta tüm gördüklerinin seninle aynı parçacıklardan oluştuğunu ve hayatın BİR ve BÜTÜN olduğunu hissetmezsin. Zaman algısı düz bir çizgide ilerliyor gibidir ve algın geçmişi baz alarak şimdiye odaklanır. Genellikle şimdiyi ve anı yaşamakta zorluklar ortaya çıkar. Kendinin kısa bir süreliğine bedene bürünerek insan deneyimi yaşamayı seçen ebedi ve ilahi bir varlık olduğunun farkında olmazsın. Tüm sosyal, politik ve toplumsal işleyiş de bunu fark etmemen üzerine çalışır. Bunun nedeni dünya üzerinde insanlığın bilincini kapatarak yönetmek isteyen kontrol gruplarının olmasıdır. Bu kontrol grupları gücü kendilerinde tutabilmek adına senin kendini ve gerçekliğini fark etmeni istemezler. Aslında korku yaymaya ve kendini çaresiz ve güçsüz bir varlık olduğuna ikna etmeye çalışırlar. Bunlara karşı tek yapman gereken farkındalığını arttırman ve aslında insanlık olarak dördüncü boyuta geçiş yaptığımızı görmen. Fark etmen ve görmen yani artık uyumuyor olman onların da güçlerinin sonuna gelmeleri demek. Bu yüzden her bireysel uyanış çok çok değerli çünkü burada olan bütünün uyanmasıdır ve insanlık olarak ebedi doğamızı fark etmemizdir. Üç boyutluluk katı gerçekliklerin boyutudur. Burada dualite vardır. Güzel çirkinle var olur; iyi kötüyle birlikte algılanabilir. Yaşamak hep bu katı gerçeklikle yorucu bir mücadele gerektiriyor gibidir. Kendini var etmek adına deli bir savaş vermen gerektiğini düşünürsün. Kısıtlılık vardır bu boyutta. Kısıtlı imkanlar, kısıtlı olanaklar ve kısıtlı bir hayat yolculuğu. Kendi gücünü bir türlü hayata geçiremeyebilirsin; bunun için ilk önce kendindeki gücü görmen gerekir. Üçboyutluluğu kısaca özetlemem gerekirse bedene hapsolmuş ve maddi gerçekliğin ağırlığı altında ezilmiş insanların dualite içinde çırpınmaları diyebilirim.



DÖRDÜNCÜ BOYUTA GEÇİŞ NASIL OLUR?

Boyutlar ruhsal tekamül yolunda ilerledikçe ve farkındalık arttıkça daha ince titreşimlere doğru evrilir. Bu yönde bakınca insanlığın üç boyutlu var oluşunun çok ötesinde dördüncü ve beşinci boyutların da bizler için açıldığını biliyoruz. Beşinci boyutun daha ötesi şu anda algısal kapasitemizi aştığı için bilinmeyene giriyor ama daha ileri boyutlarda bunun da bilgisine ulaşıyoruz.

Şimdi çok ilginç bir bilgiye hazır ol: aslında tam şu anda dördüncü boyuta çoktan geçiş yaptık bile. Evet başlığımız doğru değil gibi görünüyor ama çoğu insan için hala üç boyutlu katı gerçeklik algısının yeni yeni kırılmaya başladığını görüyoruz. Aslında olan şey şu: Dördüncü boyuta geçiş yapmış olan insanoğlu çok uzun zamandır şartlanarak ve kontrol altında tutularak hapsedildiği üçüncü boyut gerçekliğini var etmeye devam ediyor. Sımsıkı tutunduğu uykusunu sürdürmeye çalışarak dördüncü boyutun içinde hala üçüncü boyut gerçekliğini sürdürüyor veya sürdürmeye çalışıyor. Yalnız şu aralar en derin uykuda olanlar bile bir şeylerin değişmeye başladığını inceden hissediyorlar. Dördüncü boyutun titreşimsel özellikleri onların bile bilincine sızmaya başladı. Son dönemde ruhsal konulara artan müthiş ilginin temelinde bunun olduğunu görüyoruz. Dördüncü boyut yüksek titreşimleriyle hepimizi bilincimizin daha da açıldığı ve sevginin hakim olduğu bir algıya yükseltirken kimse buna tepkisiz kalamıyor.

DÖRDÜNCÜ BOYUTUN ETKİLERİNİ NASIL YAŞIYORSUN?

Üç boyutluluğa göre çok daha katılıktan uzak ve sevgi titreşimleriyle ebedi varlığını hissettiğin dördüncü boyut, yükseliş sürecinde şimdi bahsedeceğim etkilerle kendini sana hissettiriyor:

1. Zamanın daha hızlı veya farklı aktığını hissediyoruz: Bu süreçte tuhaf bir zaman algısı herkesi ele geçiriyor. Eskisine göre çok daha hızlı aktığını hissettiğimiz bir zaman algısı herkesin dikkatini çekiyor. Sanki günler kısalmış gibi ve bu yüzden pek çok şeye yetişemiyormuşuz gibi biraz rahatsız edici bir histe beraberinde geliyor. Bu aslında düz bir çizgide ilerler gibi algıladığımız üç boyutlu zaman algısının değişimiyle daha doğrusu dördüncü boyuttaki durumuyla alakalı. Dördüncü boyutta zamanı hep şimdiye odaklı ve andaki güzelliklerle bezeli sonsuzluk olarak algılamaya başlıyoruz. Geçmiş ve gelecek algımızdan silinerek sonsuz bir şimdinin huzurunu derinden hissediyoruz.



2. Eşzamanlılık ve anlamlı tesadüfleri daha çok yaşamaya başlıyoruz: Düşündüğümüz anda karşımıza düşündüğümüz şeyle ilgili bilgiler veya o konuyu anlatan insanlar çıkmaya başlıyor. Sanki içimizden sorduğumuz soru duyulmuş gibi bir arkadaşımız bu sorunun cevabını söyleyebiliyor. Kitapçıya gittiğimizde rastgele baktığımız bir kitapta yolumuza ışık tutacak bilgilerle karşılaşıyoruz. En ilginç fenomenlerden biri de tekrarlayan sayılar. Aynı sayı dizilerini her yerde görmeye başlıyoruz. Özellikle 111 sayları BİRLİK ve BİR olma titreşimini yaydığı için baktığımız her yerde, saatlerde, araba plakalarında, ekranda karşımıza çıkıp duruyor. Tam olarak anlam veremesek de tüm bu yaşananlar aslında dışta katı olarak algıladığımız gerçekliğin dördüncü boyutla uyumlu olarak dönüşmeye başladığını gösteriyor. Dördüncü boyutta gerçeklik katılık özelliğini kaybederek daha akışkan ve düşünceyle hemen şekillendirilebilir hale geliyor. Bu yaşadıkların bu durumun ön belirtileri gibi görülebilir.

3. Bir bedenin içinde geçici bir deneyim yaşadığımızın derinden farkına varıyoruz: Özümüzün ve aslımızın bu bedenin çok ötesinde ruhsal bir enerji demeti olduğunu fark edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Üç boyutlu bir insan olma deneyiminden dört boyutlu ve ruhsal gücünün derinden farkında olan insan deneyimine geçiş yapmak istediğin için burada olduğunu anlıyorsun. Bu geçiş o kadar muazzam bir deneyim ki burada olmayı ve bu dönüşümü bizzat yaşamayı istemiş olduğunu fark ediyorsun. Farkındalığın artışı dediğimiz bu olayın seninle birlikte çevrendeki bir çok insanda gerçekleştiğini bazen internet aracılığıyla da olsa görerek yalnız olmadığını anlıyorsun. Dışarıda tuhaf ve karanlık bir kaos yaşanırken sen kendi içinde tarif edilemez güzellikte bir aydınlanmayla yükseldiğini hissediyorsun.

4. İçinde saf sevgi olmayan herkese ve her olaya ilgini doğal olarak yitiriyorsun: Dünyevi olaylar eskisi kadar cezp etmiyor seni. Kopuk veya uzak değilsin ama daha fazla gözlemci konumunda olmayı seçiyorsun. Bazı maddi oyunlar, maddi hırslar yerini farklı isteklere bırakıyor. Artık gerçekten sevdiğin ve zevk aldığın bir işi yaparak ve başkalarına yardımcı olmayı seçerek para kazanmak istiyorsun. Paranın temel amacı iç huzuru halini sürdürebilmen için sana rahat bir zemin sağlamak oluyor. Bir şeyler satın almaktan ziyade zamanını seni mutlu eden uğraşlarla geçirmek için paran olsun istiyorsun. Hayatın bereketsiz ve kıtlık içeren doğasının insan icadı olduğunu görüyorsun; oysa doğa bolluk ve bereketle dolup taşıyor. Kıtlık kök inancı üç boyutlu insan deneyiminin çıkmazlarından biri. İnsanlığı köleleştirilmek ve bu sistemin içinde istedikleri gibi yönetmek isteyen kontrol gruplarının icat ettiği çarpık bir algı sadece. Oysa birbiri için çalışan, hizmet eden, dünyaya hayır vermek isteyen insanın dördüncü boyuttaki varoluş şeklinde paranın hükmü kalmıyor çünkü herkes bolluğun ve bereketin içinde yaşayabiliyor. Bu mümkün ve gittikçe mümkün olduğuna dair inancın artmaya başlıyor.



BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?

Kendi gücünü her geçen gün fark etme yolunda ilerlerken gezegenin tamamında bu geçişin etkileri hissedilebilir. Bunun asla negatif ve korkutucu olmayacağını bilmelisin. Tam aksine bilinci ve algı düzeyi dördüncü boyutla uyumlanan insanoğlu derin bir uykudan uyanıyor. Bunlar ilk uyanış belirtileri. Şimdi anlattıklarımı dinlemen bu enerji akışında temel ruhsal gerçekleri anlamaya başladığının bir göstergesi. Hayata, canlılara, diğer insanlara, hatta çevrende gördüğün masa, sandalye gibi cansız diye etiketlediğin tüm nesnelere bile içinde gittikçe yükselen bir sevgi titreşimi oluşuyor. Dünyada bulunma ve üç boyutlu olma gerekliliklerinden biri olan “yüksek varoluş hallerini unutma” durumu değişiyor. Örneğin çoğu zaman uyku sırasında ruhsal planda bulunduğunu ve bazı varlıklarla temas ettiğini unutarak uyanırsın. Bu normal bir üç boyutluluk halidir. Unutma hali doğarken kabul ettiğimiz varoluşsal bir şart. Şimdi ise tüm bu duyduklarının da etkisiyle artık unutmadan hatırlamaya geçiyorsun. Rüyaların daha canlı ve binlerce sembolle sana mesajlar gönderir vaziyette. Şimdi günlük hayatın rüyaya benzeyen dokusunu hissediyorsun ve rüyalarının çok daha gerçek ruhsal enerjini görüyorsun. Hayatın katı gerçeklik hali kırılmaya başladığından beri topluca görülen bu rüyanın içinde farkındalıkla dolaşmaya başlamış vaziyettesin. Artık niyetlerinle uyumlu bir şekilde güzelleşen hayatına uyanmış bulunuyorsun. Seni sevgi ve ışıkla kucaklıyorum.

Yazan ve Seslendiren: Didem Çiloğlu

İlginizi Çekecek İçerikler

Yorum Yaz