Oops! It appears that you have disabled your Javascript. In order for you to see this page as it is meant to appear, we ask that you please re-enable your Javascript!
Çekim yasası 

ARZUNU DÜŞÜNME; ONU GERÇEKTEN YAŞA!




Gözde Canlandırma Çalışmasını Doğru Bir Şekilde Yapın

Çekim yasasını hayata geçirirken en çok kullandığımız tekniklerden biri gözde canlandırmadır. Bu egzersizleri yaparken doğru yapıp yapmadığımız konusunda şüpheye düşebiliriz. Egzersizler zaman zaman sanki bizi bir sonuca ulaştırmayacakmış gibi görünebilir.

Böyle hissetmemizin en büyük nedenlerinden biri arzu ettiğimiz şeye uzaktan bakma alışkanlığımızdır. Uzaktan arzusuna ulaşmış olan kendimizi seyrederken bir noktayı göz ardı ederiz. Uzaktan kendini seyreden kimdir? Ben, uzaktan gördüğüm birini seyrediyorsam, baktığım kişi ne kadar ben olabilir?

Fark edildiği üzere, dışarıdan kendine bakmak çekim yasasını uygularken yeterli duygusal yoğunluğa ulaşmamızı sağlamaz. Çünkü dışarıda gördüğümüz her şey bilinçaltısal düzeyde “Ben’in dışındadır” Aradaki duygusal fark bir arkadaşının büyük ikramiyeyi kazanmasına sevinmekle ikramiyeyi bizzat kendinin kazanmasına sevinmek arasındaki fark gibidir.




Gözde canlandırma egzersizleri hep birinci şahsın, yani kişinin bizzat kendinin, bakış açısından yapılmalıdır. Görselleştirme yaparken arzu edilen şey veya durum uzaktan seyretmek yerine bizzat yaşanmalıdır.

Dikkatimiz neye odaklanırsa ona çekilim duyarız. Bu nedenle gözümüzde canlandıracağımız şey ve durumun, arzumuzu en iyi biçimde ifade ettiğinden emin olmamız gerekir. Ancak direksiyonu doğru yöne çevirdiğimizde araç istediğimiz yöne doğru gider. Peki, gözde canlandırma açısından yönümüz gerçekten doğru mudur? Örneğin çekim yasasını iş yaşamında başarılı olmak için kullanıyoruz diyelim. Acaba uygulama yaparken gerçekten başarıyı kendimize çekiyor muyuz yoksa zihnimizde başarıya ulaştığımız bir filmi mi izliyoruz? Gözde canlandırma tekniğimiz istediğimiz sonucu oluşturmada ne kadar etkili?

İkisi arasındaki farkı anlamak için NLP eğitimlerinde anlatılan bir kavramdan bahsetmek istiyorum.

Meta Durumlar Modeli

Meta Durumlar Modeli Michael Hall tarafından NLP eğitimine katılmıştır. Kişisel gelişim ile ilgilenen biri için meta durumlar modelini anlamak büyük önem taşır. Bu modele göre birincil hislerimizin ardında ona bağlı olan başka hisler ve düşünceler yani meta durumlar bulunur. Modelin amacı işte bu zihnin arka planındaki düşüncelere erişmek ve onları düzenlemektir.




Hayatımızı yaşarken bir şeye yoğun bir tepki verdikten sonra o kolayca silinip gitmez. Çoğunlukla hislerimiz hakkında düşünürüz ve bazen düşündüklerimiz hakkında da düşünürüz. Bazen bir meseleyi zihnimizde yıllar boyunca evirip çeviririz. Eğitimsiz bir zihin için her düşünce ardında iz bırakan ve asıl düşünceye sarılan bir ip gibidir. Bu ip her yeni meta duruma girdiğimizde içimizde beslediğimiz diğer his ve düşüncelere dolanır.

Örneğin birine kızgın olduğumuzu varsayalım. Öncelikli hissimiz kızgınlıktır. Eğer kızgınlığımıza biri şahit olduysa buna utanma eşlik edebilir. Nihayetinde kendimizi ilk kızgınlık anını düşünüp utanan ve utandıkça daha çok öfkelenen bir duygu sarmalında bulabiliriz. Meta durumlar yaşadığımız duygu deneyimini gitgide kişiselleştirirken onu aynı zamanda içinden çıkılması güç bir duruma dönüştürebilir.

Bu durumdan çıkmanın yöntemi kendimize meta durumları çözümleyecek sorular yöneltmektir. Bir duyguya kapıldığımızda onun ardında yatan nedenleri kendimize sorarız. Asıl görünen duyguyu neyi beslediğini sorguladıkça aldığımız her yanıt bizi başka bir kök nedene götürür. Örneğin kendimize neden kızgın olduğumuzu sorduğumuzda kızgınlığın ardındaki utanma duygusu karşımıza çıkar. Kendimize neden utandığımızı sorduğumuzda yanımızdaki kişinin gözünde imajımızın yerle bir olduğunu hissettiğimizi fark edebiliriz. Bu bizi neden sakin bir imaj çizmeye bu kadar takık olduğumuz sorusuna götürebilir. Nihayetinde kendimize duygu dalgalanmaları yaşama izni vermediğimizi çünkü örneğin ailemizin bizi çok kontrollü davranma konusunda sıkı yetiştirdiğimizi fark edebiliriz. Bu şekilde kendimize sorular yönelterek içine girdiğimiz meta durumları sondan başa doğru çözümleyebiliriz. Sonunda sadece ilk gösterdiğimiz tepkiyi değil onun ardında yatan bir dizi duygu ve düşünce silsilesini anlarız. Bu modele göre kendini sorgulamak bize köklü bir değişim imkânı verir.




Meta Durumlar Modeli ve çekim yasası

Peki, içimizde çekim yasasının çalışmasını olumsuz yönde etkileyen hangi meta durumlar gizli? Bunu ortaya çıkaracak birkaç başlangıç sorusu soralım. Eğer bu soruları kendinize sorunca içinizden duygusal bir tepki yükseliyorsa orada bir meta durum yakalamışsınız demektir. Bunu önceki örnekteki gibi derinleştirerek kendi kişisel duygu durumunuzu çözümleyebilirsiniz.

  1. İstediğimi elde ettiğimde etrafımın bana tepkisi ne olacak? Yakın çevrem değişmiş olan yeni bene nasıl tepki verebilir?
  2. Daha iyi bir hayatın bilinmezliğine karşı nasıl hissediyorum?
  3. İstediğim şey hayatıma girdiğinde davranışlarım değişecek mi? Bildiğim anlamda ben olmaktan vaz geçecek miyim?

İstediğiniz şeyi tamamen elde ettiğinizi düşünün ve onunla kalın. Onu bedeninizde hissedin. O halde nasıl davrandığınızı, insanların size nasıl davrandığını, kendinizi hissetme biçiminizi inceleyin. Bu arzuyu sadece düşünmek değil onu üzerinize bir giysi gibi giymektir. Arzunuzla böyle yakın bir ilişki kurduğunuzda ona ilişkin bütün meta durumlar kendini belli etmeye başlar.




Bu noktada ciddi bir dürüstlük gerekir. Örneğin arzunuzun hayata geçmiş haliyle arkadaşlarınızın sizi dışlayacağına inanıyor olabilirsiniz. Veya isteğiniz başkaları tarafından havalı göründüğü için istediğinizi de keşfedebilirsiniz. Her bir keşif açık gönüllülükle ele alınmalı ve ardında yatan meta durum açığa çıkarılmalıdır.

Yeterince keşif yaptığınızda bir an gelir ve artık düşünecek başka bir şey yokmuş gibi hissedersiniz. Bu, önünüzdeki büyük engelleri kaldırdığınızı gösterir. Bu nokta aynı zamanda arzunun salıverildiği noktadır. Artık arzu edecek bir şey yoktur. Arzu görüş alanından çıkmıştır. Çünkü onu üstünüze giymişsinizdir. Siz onu göremeyecek kadar arzunuza yakınlaştığınızda ve onla bütünleşmiş olarak durduğunuzda arzunuzu yaşamaya başlarsınız.

 

Kaynakça:

https://perceptionacademy.com/what-is-the-meta-states-model/




Yazan: Cem ÇİLOĞLU

Seslendiren: Didem ÇİLOĞLU

İlginizi Çekecek İçerikler

Yorum Yaz